Hayat Ağacı Dergisi, Sivas Hizmet Vakfı tarafından yılda 2 kez (Mart/Bahar - Eylül/Güz) aylarında yayınlanmaktadır.
49. Sayı
49. Sayı
2025
49. Sayı - SİVAS GAZOZLARI
49. Sayı - SİVAS GAZOZLARI
Faruk Aburşu
49.Sayı - İSTİKLALDEN İSTİKBALE SİVAS VALİLERİ (1919-1923)
49.Sayı - İSTİKLALDEN İSTİKBALE SİVAS VALİLERİ (1919-1923)
İdiris Arslan
49.Sayı - SİVAS VALİLİK SARAYI – 1817
49.Sayı - SİVAS VALİLİK SARAYI – 1817
Talip Mert
49.Sayı - Sivas Eğitim Tarihinden Bir Yaprak: SİVAS MUALLİMLER BİRLİĞİ VE YAYINLARI
49.Sayı - Sivas Eğitim Tarihinden Bir Yaprak: SİVAS MUALLİMLER BİRLİĞİ VE YAYINLARI
Yaşar Abanus
48.Sayı - Bir Ziyaret Hatırası ve ALÂEDDİN YAVAŞÇA
48.Sayı - Bir Ziyaret Hatırası ve ALÂEDDİN YAVAŞÇA
Halûk Çağdaş
48.Sayı - Üç Asırlık Bir Gravürde Koyulhisar
48.Sayı - Üç Asırlık Bir Gravürde Koyulhisar
48.Sayı - Şehirde Bayram Medeniyeti
48.Sayı - Şehirde Bayram Medeniyeti
Mehmet Şarkışla
48.Sayı - BOZKIRDA BİR EĞİTİM PINARI PAMUKPINAR KÖY ENSTİTÜSÜ (1941-1954)
48.Sayı - BOZKIRDA BİR EĞİTİM PINARI PAMUKPINAR KÖY ENSTİTÜSÜ (1941-1954)
Sercan Ünsal
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10

Hayat Ağacı

Hayat Ağacı Erzurum - Sivas - Kayseri
Hattında Hayat Ağacı
49. Sayı

2005 yılından bu yana yayımlanmakta olan Hayat Ağacı dergisi, bir şehir kültürü dergisi olarak Sivas’ın medenî birikimini ve kültürel zenginliğini sayfalarına taşımaya devam ediyor. Hayat Ağacı dergisi 49. Sayısı Mart ayında okuyucuyla buluştu......

49. Sayı - SİVAS GAZOZLARI

1927 yılında Şifa Eczanesinde Şevket Bey’in eczanede gazoz imalatı yapması, bir eczacının asıl mesleğinin yanında fantastik bir denemeden öteye bir iş sayılamaz. Sivas’ta gazozun seri üretimini yaparak piyasasını oluşturan müteşebbis Şükrü Gürler’dir. Şükrü Gürler akrabası Cafer Çelik ile ortaklık kurmuş ve 1935 yılından itibaren Nalbantlarbaşı mevkisindeki imalathanede üreterek şişeledikleri gazoza Kepenek ismini vermiştir. Şehirde sonraki yıllarda Numune, Çamlıdağ, Çamlıbel, Kahvecioğlu, Ilıca, Uzay gibi çeşitli markalarda gazozlar da üretilmiştir. Fotoğraf: Kepenek gazozu sahibi Şükrü Gürler'in kızları Melahat, Sebahat ve komşularının gelini…...

49.Sayı - İSTİKLALDEN İSTİKBALE SİVAS VALİLERİ (1919-1923)

Sivas, 1919-1923 yılları arasında meydana gelen ve Türk tarihinin önemli durak noktalarından biri olan Kurtuluş Savaşı’nın en kıymetli aşamalarından birine ev sahipliği yapmıştır. Kurtuluş Savaşı’ndaki yeri ve önemi dolayısıyla Sivas’ın o dönemdeki mülki amirlerinin ayrıca kıymeti bulunmaktadır. Türk milletinin istiklalden istikbale yürüyüş yolunda olduğu bu dönemde Sivas’ta görev yapmış valilerimiz araştırılıp şehir hafızasına kazandırılmasına çalışılmıştır. Fotoğraf: Sivas Valisi Mehmet Reşit Paşa (13 Mayıs 1919-16 Ekim 1920) ...

49.Sayı - SİVAS VALİLİK SARAYI – 1817

Günümüzde Sivas şehir merkezinde bulunan, tarihî kimliği ve asil duruşu ile şehrimizi süsleyen 140 senelik Sivas Hükûmet Konağı, tarihi ve mahiyeti bilinen Sivas vilayetinin üçüncü Hükûmet Konağı’dır. Bin yıllık tarihi olan bir şehir için bu bilgi elbette çok eksik, ama daha fazlası da zamanla bulunacak bilgilerle tamam olacaktır. 1817 (H. 1232)’de hizmete giren bir önceki valilik sarayının inşaatını başlatmak Pehlivan İbrahim Paşa (?–18 Ekim 1820)’ya, bitirip hizmete al¬mak ise Hacı Osman Paşa’ya nasip olmuştur. Günümüzde Sivas şehir merkezinde bulunan, tarihî kimliği ve asil duruşu ile şehrimizi süsleyen 140 senelik Sivas Hükûmet Konağı, tarihi ve mahiyeti bilinen Sivas vilayetinin üçüncü Hükûmet Konağı’dır. Bin yıllık tarihi olan bir şehir için bu bilgi elbette çok eksik, ama daha fazlası da zamanla bulunacak bilgilerle tamam olacaktır. 1817 (H. 1232)’de hizmete giren bir önceki valilik sarayının inşaatını başlatmak Pehlivan İbrahim Paşa (?–18 Ekim 1820)’ya, bitirip hizmete al¬mak ise Hacı Osman Paşa’ya nasip olmuştur. Fotoğraf: "Sivas Eski Hükûmet Binası" şimdiki binanın tam karşısında imiş. Arka planda Çifte Minare, Kale Camisi, yıkılan İzzet Paşa Camisi ve Sivas Kalesi görünüyor. Fotoğraf: Ahmet Caniklioğlu....

49.Sayı - Sivas Eğitim Tarihinden Bir Yaprak: SİVAS MUALLİMLER BİRLİĞİ VE YAYINLARI

1908-1920 arasında İstanbul’da birçok cemiyet ku¬rulmuştur. 1908 yılında Darülfünun ve Darülmuallimin mezunları Encümen-i Muallimini; öğretmenler Muhafaza-yı Hukuk-ı Muallimîni kur¬muşlardır. Örgütlenme hareketleri ilerleyen yıllarda taşraya da sirayet etmiştir. Türkiye Muallime ve Muallimler Cemiyeti Sivas’ta bir şube açmıştır. Sivas Muallimler Birliğinin kuruluş aşamasına dair de bilgilerimiz oldukça kısıtlıdır. Ancak Sivas’ta öğretmenlerin bir araya gelerek kurdukları dernekleri ve faaliyetlerini; yayınladıkları Dilek, Yeni Dilek, Birlik, Duygu ve Düşünce isimli dergilerden takip etmek mümkündür. (Sivas'ta 1920'lerin sonu veya 1930'ların başında öğretmenler, stajyerler ve öğrenciler bir arada. Musiki Mualli¬mi Muzaffer (Sarısözen) Bey, Derviş (Devirmiş) Bey, Tarih Muallimi Muhsin Adil Bey, Terbiye-i Bedeniye Muallimi Fahri Bey, Fransızca Muallimi Mükerrem Bey, Mümteza Hanım tanıyabildiklerimiz. Fotoğraf: Turgay Kural arşivi.)...

İşbu yazı bir muallimin hayat macerasından epizotlar sunmak maksadıyla kaleme alınmış olsa da Seferberlik, Mütareke, Millî Mücadele ve inkılaplar devrinin anlaşılmasında çok önemli bilgi ve belgelerin nakledicisi olma hususiyetini de taşır. Bahis mevzusu şahsın on iki yıl talebelik, altı yıl askerlik ve yaş haddiyle tamamladığı öğretmenliğine dair resmî evrakta ve hususi notları arasında mihnet, mücadele ve karmaşayla geçen bu uzun faslı anlamaya imkân verecek birçok karineyi görebilmek mümkündür. Bir gazete haberiyle başlayalım. Birkaç yüz kitabın tarihî bir kütüphaneye bağışlanmasının haber yapılacak kadar kayda değer kabul edildiğini gösteren bir gazete nüshası var elimizde: 27 Temmuz 1963 tarihli emekli öğretmen Ziyabey Kitaplığına 474 kitap bağışladı”. İlaveten başlığın altındaki satırda “Öğretmenin jesti takdirle karşılandı” spotu bulunmakta.1Yeni yazı ile yazılmış sekiz, Arapça ile (Eski yazı Türkçe kastediliyor olmalı) yazılmış yetmiş sekiz, Fransızca otuz dört kitap; eski yazı ile yazılmış on iki, yeni yazı ile yazılmış üç yüz kırk iki dergi; ceman 474(dört yüz yetmiş dört) kitap ve dergi Ziyabey Kütüphanesinde okurların istifadesine sunulmuş. Haberde öğretmene teşekkür de ihmal edilmemiş. Kitaba ulaşmanın, evde mütevazı bir kütüphane kurmanın gayet zor olduğu altmışlı yıllarda, emekli bir öğretmenin pek çoğu nadirattan sayılabilecek kitaplarını tarihî bir1- Bağış kitap kayıtları bulunmakla birlikte bağışçıların kimler oldukları zimmet defterlerine kaydedilmediği için Ziyabey Kütüphanesine o tarihlerde bağışlanan kitapların sahiplerine dair bir...

48.Sayı - Bir Ziyaret Hatırası ve ALÂEDDİN YAVAŞÇA

Şark kültürünün ya da geleneğinin bir alışkanlığıolsa gerek, mübalağa sanatına karşı oldum olası biryatkınlığımız vardır. Bu meyanda örneğin, bir ses sanatçısıhalk nezdinde bir şekilde üne kavuştu mu, onaâdeta madde üstünde bir değer vermekteyiz. Hakkaniyetkavramından azade sıfat ve unvanların da sayısınabereket; divalar, starlar, üstatlar, imparatorlar, kraliçeler,sanat güneşleri, artık yap yakıştır beğendiğini… “Sizaldırmayın bunlara, altının değerini nasıl sarrafı bilirse,hakiki sanat ehlinin değerini de elbet erbabı bilir...”şeklindeki bir dile getirişi sanki duyar gibi oluyorum.Ancak demeye getirdiğimiz o ki liyakat bahsinde,“bir sıfata bihakkın sahip olma” imtiyazı yerli yerindedeğerlendirilsin ve hak etmeyene gerçek değerinin üstünde değer bahşedilmesin. Klasik Türk musikisi vadisinde Dr. Alâeddin Yavaşça,benim sanat ölçütlerime göre geçtiğimiz yüzyılınen önemli şahsiyetlerinden biridir. Zira o, gerekbestekârlığı ve gerekse ses icracılığı açısından mensubuolduğu sanat manzumesinin alelâde bir temsilcisideğil, deyim yerindeyse âdeta bir kutup yıldızıdır. Buhâliyle ve yukarıda değindiğimiz manada haksızlığauğramış olduğu pek söylenemez. Söylenemez de gönülalıcı sıradan yaklaşımların ya da sunumu rutin hâlegelmiş payelerin zaman zaman şahsına takdimi dışındaonun gerçek sanat tahtına hakkıyla oturtulmuş olduğuda doğrusu iddia edilemez. Bu tespiti yaparken ve“Acaba indimizde sahip olduğu üstün değer midir, buyapılanları gözümüzde azımsatan?” diye bir tereddütyaşarken kitabiyatın merhumun sanatçı kimliğini salt bir “ses sanatçısı” ya da “bes...

48.Sayı - Üç Asırlık Bir Gravürde Koyulhisar

1701 yılında, Koyulhisar gibi küçücük bir taşra kasabasınınFransız ressam ClaudeAubriet tarafından bir gravürününyapılması ve bunun da 1717’te basılan bir kitapta yeralması, doğrusu çok şaşılacak bir iş gibi görünüyor. Kaynaktaraması neticesinde anlaşılmaktadır ki Sivas’ın KaradenizBölgesi’ne geçişinde küçük bir kasaba olan Koyulhisar’ıngravürü, sadece bir seyyahın güzergâhında bulunmasınıntesadüfüyle yapılmış. Koyulhisar’ın gravürünün de bulunduğu Relationd’unVoyageduLevant, Fait Par OrdreduRoy ( Kralın Emri ileYapılan Doğu’ya Yolculuk Hikâyesi) adlı eser, Mart 1700– Haziran 1702 tarihleri arasında yeni bitkiler keşfetmek,bitki sınıflandırma sistemlerini geliştirmek ve Kral XIV.Louis’nin bahçe koleksiyonuna yeni bitkiler eklemek üzerebüyük bir keşif gezisine çıkan Fransız Botanikçi Joseph Pittonde Tournefort (1656 - 1708) tarafından yazılmış, Fransızressam / minyatür sanatçısı ClaudeAubriet (1665 – 1742) tarafından da resmedilmiş. Yazarın ölümünden sonrabasılan kitabın kısa süre içerisinde birçok baskısı yapılmışve birkaç yıl sonra da İngilizce, Almanca, Flamancave Yunancaya çevirileri yayımlanmış. Fransa Dışişleri Bakanlığı ve Kraliyet Bilimler Akademisitarafından görevlendirilen Joseph de Tournefortgezeceği yerlerin bitki çeşitliliği, tabiatı, tarihi, coğrafyası,idare biçimi, halkların dinî inanışları, tarımı, ticarihayatı, nüfus ve demografisi hakkında bilgiler derleyeceğikitabında gerekli resimlerini çizmesi için de yanınaFransız Mahkemesi Kraliyet Bahçelerinde çalışan ClaudeAubriet’ı almış. Böylece ortak bir çalışmanın ürünüolan kitap, a...

48.Sayı - Şehirde Bayram Medeniyeti

Ramazan ve Kurban Bayramı, Anadolu Türkleriarasında yüzyıllar içerisinde sosyal ve kültürel bakımdankendi millî ve mahalli nizamını kurarak diğerbütün Müslüman topluluklardan daha kapsamlı verevnaklı bir mahiyet kazanmıştır. Anadolu’da edindiğibu millî ve mahalli hüviyetle bayramlarımız, dinî manave vasfından uzaklaşmadığı gibi asıl sosyolojik maksadınauygun kutlanmasını sağlayan bir kisveye bürünmüştür. İnanıyorum ki bayramlar kutlanma gayesineen uygun ve güzel hâliyle Türkler arasında ve Anadoluşehirlerinde yaşanmıştır. Modern çağın anaforundaepeyce savrulmamıza rağmen hâlen böyle olduğunudüşünüyorum. Bizim bayramlarımız zorlayıcı bir katılığı değil;ümidi, yaşama sevincini, hoşgörüyü, teselliyi diri tutmuş;Müslümanlığın zarafet ve suhuletini en güzelbiçimde yansıtmıştır. Şefkat, merhamet, muhabbetgibi yüce hisler, bilhassa kutlu vakitlerin zirvesi olanbayramlar vasıtasıyla Anadolu’yu ilmek ilmek işlemiştir. Toplumun bütün fertlerini bir tespihe dizili tanelergibi birbirine bağlayan sapasağlam bir sicim olmuş;konu komşu, hısım akraba, eş dost herkesin birbirinehayırhah olduğu ve birbirinin dirliğinden, huzurundanmesul sayıldığı; iyi, güzel ve doğru amellerle yekdiğerinekatkı sağladığı, en azından nezaret veya refakatettiği bir huzur iklimi kurmuştur. ...

48.Sayı - BOZKIRDA BİR EĞİTİM PINARI PAMUKPINAR KÖY ENSTİTÜSÜ (1941-1954)

Ülkemiz eğitim tarihinde önemli bir yeri olan köyenstitüleri, 17 Nisan 1940 tarih ve 3803 sayılı yasaylakurulmuştur. Köy Enstitüleri Yasası’nın çıkarılmasınıtakiben Sivas merkezli köy enstitüsü açılması içinçeşitli çalışmalar başlatılmış ve 1941 Ağustos ayındaYıldızeli ilçesine beş kilometre mesafede Sivas-Tokatkara yolu üzerindeki mevkiye Yıldızeli Köy Enstitüsükurulmasına karar verilerek arazilerin istimlak çalışmalarınabaşlanmıştır. 1939 Erzincan depreminden sonra yaraların sarılmayaçalışıldığı günlerde, dönemin Başbakanı RefikSaydam doğu illerini kapsayan gezisinde 27 Nisan1940 tarihinde Sivas’ı ziyaret etmiştir. Bu ziyarette ValiAkif İyidoğan’ın hazırladığı ve Başbakan’a sunduğu“Sivas’ın Genel Vaziyetini Anlatan Rapor”da ilin sorunlarıve ihtiyaçları belirtilmiştir. Söz konusu raporunmaarif başlığı altında, “Bütün nüfusun geri kalanınınokutulması için alınması gereken tedbirler arasında,Sivas’ta bir köy enstitüsü kurulması” önerisi yapılmıştır. Aynı raporun ilin genel ihtiyaç sıralaması “Maarif ” başlığındaise öneri “Sivas eski Ziraat Mektebi yerinde birköy enstitüsü teşkili, 1.200 köye öğretmen yetiştirilecektir.”açıklamasıyla pekiştirilmiştir. Böylelikle Sivas’taköy enstitüsü kurulması fikri, resmî kayıtlara göre ilkdefa bu raporda yer almıştır. Öte yandan köy enstitülerininkuruluş sürecinde Sivas’ta bir köy enstitüsükurulması düşüncesinin İlköğretim Genel Müdürü İsmailHakkı Tonguç’ta da oluştuğu, dönemin Valisi Akifİyidoğan’ın yaptığı ön çalışmaların zamanlamasındanve rapor tarihlerinden anlaşılmakta...

Hayat Ağacı Dergisinden Fotoğraflar

Şehir Albümü

Dünden Bugüne Hayat Ağacı Dergisi